EY-Parthenon: Kurumsal Şirket Bölünmeleri ve Holding Satışlarında Değer Oluşturma Stratejileri

EY (Ernst&Young) çatısı altındaki EY-Parthenon ile uluslararası finans kuruluşu Goldman Sachs’in iş birliğiyle yürütülen araştırma, küresel kurumsal bölünme eğilimlerini ve bunların değer yaratımına etkilerini analiz ediyor. Son yıllarda işlem hacminin belirgin şekilde büyüdüğü bu alanda, 2012-2022 döneminde 1 milyar ABD dolarının üzerinde değer taşıyan 160’tan fazla küresel işlem incelenmiş ve operasyonda dört anahtar bulgu ortaya konmuştur. Özellikle sanayi ve sağlık sektörlerinde bölünme hareketliliklerinin hız kazandığı not edilmiştir. Son 10 yılda kurumsal bölünme aktivitesinde kayda değer bir artış gözlemlenmektedir, ve 2022 yılında bu daldaki açıklanan işlemlerin oranı dikkate değer bir şekilde yüksek bir paya erişmiştir. Bu tablo, portföy yönetimi açısından bölünmelerin stratejik öneminin altını çizmektedir.

Rapor, bölünmelerin nihai değer üretimini destekleyen en önemli faktörlerden birinin operasyonel dönüşümü kolaylaştıran odaklı bir yönetim yaklaşımı olduğuna vurgu yapıyor. Ayrıca, bağımsız sermaye piyasalarına erişim ve özel sermaye para biriminin oluşturulması gibi unsurların finansal yapı üzerinde kritik rol oynadığını belirtiyor. Şeffaf ve net iş modellerinin yanı sıra paydaşlarla açık iletişimin, özkaynak ve büyüme hikayesinin inandırıcılığını güçlendirdiğini ifade ediyorlar. Bölünmeler için zaman ve maliyet dengesi önemli bir denge gerektirir; bu süreçlerin çoğu duyuru ile kapanış arasındaki süreyi yaklaşık dokuz ayın üzerine taşıyabilir ve bu nedenle her iki tarafa da maliyet ve süre taahhütlerinin dikkatli yönetilmesi gerektiği belirtiliyor.

Rapor, NewCo (yeniden kurulmuş şirket) ile RemainCo (ana şirket) modellerinin birlikte nasıl bir katalizör görevi gördüğünü ayrıntılı olarak ele alıyor. RemainCo’nun daha hızlı ama daha az optimum bir kopyalama yaklaşımını benimsemek yerine, yüksek değerli ve tamamlayıcı küçük dönüşümlere odaklanması gerektiğini savunuyor. Öte yandan NewCo tarafı için, bölünme süreci erken aşamalarda yöneticilerin iş birimlerinin önceliklerini gözetlemesine ve gözetim-farkındalık (shadowing) pratiğinin benimsenmesine olanak tanır; bu da yeni yönetim ekibinin şirketi etkili biçimde yönlendirme kapasitesini artırır.

İşlemlerin tamamlanmasına giden süreçlerin uzun ve maliyetli olabildiği belirtiliyor; bu nedenle şirketlerin zaman yönetimi ile maliyet dengelemelerini dikkatle planlamaları gerekiyor. Ayrıca, süreçte belirsizliklerin ortaya çıkabileceği hatırlatılarak, düzenli ve net iletişimin güven oluşturması açısından hayati olduğu ifade ediliyor. Her iki taraf için de hisse hikayelerini ana paydaşlara etkili biçimde iletmenin, yeni kuruluşun halka açık şirket olma sürecini ve ana şirketin yeniden marka konumlandırmasını desteklediğine dikkat çekiliyor.

EY-Parthenon Türkiye Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar tarafından yapılan değerlendirme, bölünmelerin artık sadece yeniden yapılandırma aracı olmadığını; aynı zamanda şirketlerin stratejik esnekliğini artıran, hissedar değeri yaratan ve portföyü gelecek odaklı şekillendiren bir kaldıraç olduğuna işaret ediyor. Doğru zaman ve doğru uygulamayla bölünmelerin piyasa koşulları ne olursa olsun net değer artışı sağlayabileceğini söyleyen Büyükavşar, bu süreçte liderlerin ayrışan iş birimlerine odaklanmasının ve önceliklerin netleştirilmesinin kritik olduğunu vurguluyor. Ayrıca bölünme sürecinin erken aşamalarında sağlanan iletişimin iç ve yatırımcı paydaşlarının güvenini önemli ölçüde pekiştirdiğini ifade ediyor. EY-Parthenon olarak, şirketlerin bu süreci sadece operasyonel değil, aynı zamanda organizasyonel ve finansal bir dönüşüm fırsatı olarak görmesini teşvik ediyoruz. Bölünme sonrası yeni yapıların daha sade ve odaklı iş modelleriyle rekabet avantajı elde edebileceğini öne sürüyorlar.