Erken Belirti: Hayat Kurtarma İçin En Önemli Adım!

Ülkemizde meme kanseriyle yaşam mücadelesi veren kadınların sayısı her 8 kişiden birine denk geliyor. Erken teşhis, tedavinin yönünü belirliyor ve tıp ile teknoloji alanındaki hızlı ilerlemeler sayesinde hayat kurtarıcı sonuçlar doğuruyor. Prof. Dr. Cihan Uras, Acıbadem Üniversitesi Senoloji Enstitüsü Başkanı ve Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı olarak, bugün meme kanserinin erken tanısının ne kadar kritik olduğunu vurguluyor. Kadınların kendilerini ayda 10 dakika ayırarak muayene etmeleri ve şüpheli belirtilerde hemen hekime başvurmaları, hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyen önemli adımlardır.

20 yaşından itibaren her kadının ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapması, 40 yaşından itibaren ise doktorun önerdiği aralıklarla klinik muayene, mamografi ve ultrason gibi tetkiklerin düzenli olarak yaptırılması hayatta kalma şansını artıran alışkanlıklardır. Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında verilen bu bilgiler, erken belirtileri ve güncel tedavi yöntemlerini içeriyor ve kadınlara değerli uyarılar sunuyor.

Ele gelen kitle kavramı meme dokusunda hissedilen sert ve çoğu zaman ağrısız tümörleri ifade eder. Her kitle kanser değildir; fakat her kitle ciddiye alınmalıdır.

Meme başında çekilme ve meme ucundaki şekil bozuklukları, derin yapı değişikliklerine işaret edebilir ve acil değerlendirme gerektirir. Basit bir muayene bile erken farkındalığı artırır.

Deride çukurlaşma, portakal kabuğu görünümü veya meme başında pullanma gibi değişimler, önemli belirtiler olarak kabul edilir. Bu tür görünümler çoğu kez kozmetik olarak değerlendiriliyor olabilir; ancak altta yatan nedenler daha ciddi olabilir.

Akıntı ve kanama meme başından kendiliğinden gelen kanlı veya berrak akıntı, normal değildir ve erken evre dahil pek çok meme hastalığının belirtisi olabilir. Enfeksiyon ya da iyi huylu lezyon kaynaklı olsa bile hekimden görüş almak gerekir.

Koltuk altında şişlik lenf bezlerindeki büyümeler, enfeksiyon dışında meme kanserinin yansıması olabilir. Altında hissedilen bu bezler çoğu zaman ihmaller nedeniyle göz ardı edilir, oysa vücudun alarm verdiğini gösterir.

Şekil veya boyut değişimi meme dokusunda ani bir büyüme, asimetri ya da belirgin şekil bozulması görüldüğünde doktora başvurulmalıdır. Kadınlar çoğu zaman bu değişimleri fark etmekte güçlük yaşayabildiğinden, düzenli kendini muayene etmek hayati öneme sahiptir.

Bu konudaki öneriler, kişiye özel tedavi, onkoplastik cerrahi, immünoterapi ve akıllı ilaçlar, daha hassas radyoterapi ve minimal invaziv yöntemler gibi güncel yaklaşımları kapsıyor. Her hastanın tümörü ve genetik yapısı farklı olduğundan tedavi planı buna göre belirlenir. Hormonal reseptörü pozitif hastalarda anti-hormon tedavisi tümörün büyümesini yavaşlatır. Ameliyat sonrası, estetik sonuçlar için cerrahiye plastik müdahale eklenebilir. Bağışıklık sistemini güçlendiren immünoterapi ve yeni nesil ilaçlar, bazı meme kanseri türlerinde önemli başarılar sunuyor. Ayrıca radyoterapinin teknolojisiyle tedavi alanı daraltılarak yan etkiler azaltılıyor ve tedavi süresi kısaltılabiliyor. Lenf bezleri korunarak yapılan minimal invaziv cerrahi yöntemleriyle, lenfödem ve diğer komplikasyonlar önlenmeye çalışılıyor.

Kaynak: Beyaz Haber Ajansı BYZHA