Bu Eser Kızların Gücüyle Parlıyor: LEGO Türkiye Contemporary Istanbul’da Yaratıcılık Rüzgarı

Contemporary Istanbul’un 20. edisyonunda sahne alan bu özel proje, LEGO Grubu’nun kadını güçlendirme vizyonunu yerel bir uyarlama ile genişletiyor. Bu sergi, yalnızca oyuncak bloklardan oluşan bir birikimin ötesine geçerek, “inşa etmek” kavramını toplumsal cinsiyet adaletinin ve yaratıcı ifadenin merkezine taşıyor. Özünde, her bir eserin ardında yatan kişisel deneyimler, kadın sanatçıların dünyayı kurma ve yeniden yorumlama çabası ile birleşiyor; bu da ziyaretçilere güç veren ve ilham veren bir dönüşüm alanı sunuyor.

Sergi, dört yetenekli kadın sanatçının bakış açısıyla şekillenen çalışmaları bir araya getirerek, kız çocuklarına ve genç kadınlara kendi içlerindeki güçle dünyayı inşa etme cesareti aşılamayı amaçlıyor. Ece Ağırtmış, Eda Taşlı, Gökçe İrten ve Selin Tahtakılıç’ın eserleri, iç dünyalarını, anılarını ve hayallerini tuvale dönüştürerek izleyiciye kendini ifade etme özgürlüğünü hatırlatıyor. Bu bağlamda, her bir parça yalnızca estetik bir obje değil; toplumsal rol modellerinin eksikliğini gidermeye yönelik birer çağrı niteliğinde.

Kolektif yaratıcılık için interaktif alan serginin merkezinde yer alıyor. Ziyaretçiler LEGO parçalarını kullanarak kendi küçük inşa hikayelerini ekleyebiliyor; bu etkileşim, yalnızca bireysel bir yaratım süreci olmakla kalmayıp, dayanışma ve paylaşım üzerine kurulu bir topluluk deneyimine dönüşüyor. Bu yaklaşım, “inşa etmek” kavramını yalnızca fiziksel bir eylem olarak görmekten çıkarıp, duygusal ve sosyal boyutları da kapsayan bir üretim alanına taşıyor. Katılımcılar, kendi eserlerini eklerken birlik içinde hareket etmenin gücünü deneyimliyorlar ve ortaya çıkan kolektif yapı, serginin asıl özünü yansıtıyor: Ortak amaçlar için hep birlikte üretmek ve başkalarının hikayelerini kendi parçalarımızla anlatmak.

Topluma dokunan bağışlar ve amaçlar 24–28 Eylül arasında Tersane İstanbul’da gerçekleştirilen etkinlik kapsamında sergilenen eserlerin satın alınması, Sosyal Ben Vakfı’nın Hatay’daki Beceri ve Yetenek Merkezi’ndeki LEGO Oyun Atölyesi’ne bağış olarak aktarılıyor. Bu hareket, LEGO Group’un 90 yılı aşkın süredir savunduğu temel hakları destekleyen somut bir adım olarak öne çıkıyor. Buradan yayılan etki yalnızca sanatseverlerle sınırlı kalmıyor; bölgeler arası dayanışmayı güçlendirerek çocukların oyun ve yaratıcılık üzerinden gelişimine katkı sağlıyor. Böylece, oyunun dönüştürücü gücüyle kız çocuklarının hayallerini gerçeğe dönüştürme potansiyeli daha görünür hale geliyor.

Kişisel anlatılar, evrensel bir mesaj olarak sahnelenen portreler, her biri kendi özgün diliyle “inşa etmek” kavramını işler. Ece Ağırtmış, çocukluk anılarının ve mahalle sokaklarının kalın çizgileriyle bir kale kuruyor; bu kale, sadece fiziksel bir savunma yapısı değil, aynı zamanda çocukluğun güvenli bir iç mekânını temsil ediyor. Eda Taşlı ise hareketli figürler ve sevgili hayvan arkadaşlarıyla oyun ve inşa etmenin bir bütünleşik yaratım süreci olduğunu gösteriyor. Bu eser, hayali dünyaların birlikte inşa edilmesini simgelerken, küçük parçaların uyumuyla büyük bir bütünü nasıl oluşturabileceğimizi hatırlatıyor. Gökçe İrten’in eseri, kırmızı dairelerle paylaşılan kolektif bellek ve birbirine dokunan duygular arasındaki bağı vurguluyor; kadınların dayanışmasında güçlenen bir toplum hayalini görsel olarak ifade ediyor. Selin Tahtakılıç’ın çalışması ise geçmiş deneyimlerin ve öğrenilenlerin yeni başlangıçlara nasıl zemin hazırladığını anlatıyor; mekân, renkler ve çizgiler aracılığıyla inşa edilen bir ev duygusunu merkeze taşıyor. Bu kişisel öyküler, birleşerek tüm katılımcılara kendi trajedilerini ve umutlarını güvenli bir alan içinde paylaşma cesareti aşılıyor.

İlham veren bu sergi, kız çocuklarını geleceğin mimarları olarak konumlandırırken, her çocuk için inşa etmenin sadece bir araç olmadığını, aynı zamanda kendini ve dünyayı dönüştürme gücü olduğunu hatırlatıyor. Ziyaretçiler, bu galeride yalnızca görsel bir deneyim yaşamakla kalmıyor; kendi inşa hikayelerini yaratma ve paylaşma sürecine aktif olarak katılıyorlar. Böylelikle, toplumun her kesiminde yaratıcı potansiyelin ve eşit temsiliyetin desteklenmesi gerektiğine dair bir farkındalık oluşuyor.

Bu kapsamlı yaklaşım, Contemporary Istanbul’un platformunda yeni başlayanların da dahil olduğu kapsayıcı bir sanat deneyimi yaratmayı hedefliyor. Çocuklar ve yetişkinler için eşit katılımın teşvik edildiği bu sergi, sadece bir sergiden öte, toplumun geleceğini elle tutulur bir biçimde şekillendiren bir inşa hareketini temsil ediyor. Burada kilit mesaj, her insanın kendi dünyasını kurma kudretine sahip olduğudur; ve bu güç, bir araya geldikçe daha büyük bir etkiye dönüşüyor.